
Yapay zeka çağına güç veren yarı iletken sektörü, son dönemde Donald Trump’ın gümrük tarifeleriyle başlattığı ticaret çatışmalarından en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Nvidia ve TSMC gibi endüstri devleri için fiyat artışı kaçınılmaz oluyor. Bu yazı, yarı iletken sektörünün mevcut ticaret ortamından nasıl etkilendiğine odaklanıyor.
Küresel pandemi geniş ölçekte tüm sektörleri etkileyen krizleri beraberinde getirirken, tarihe “küresel çip kıtlığı” olarak geçen bir olaya daha sebep oldu. Otomobillerde, grafik kartlarında, oyun konsollarında, bilgisayarlarda ve diğer tüketici elektroniği ürünlerinde kullanılan entegre devrelerin pandemi döneminde etkilenen üretimi, 2020-23 döneminde elektronik cihaz fiyatlarının artışını ve teslimat gecikmelerini beraberinde getirdi. Bu arz zayıflığı, uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasıyla elektronik cihazlara yönelik talep artışıyla birleşti. Örneğin Broadcom tarafından üretilen yarı iletkenler için tedarik süreleri, Şubat 2020’de 12,23 haftadan 22,2 haftaya çıktı.
Bilgi çağında elektronikler işin merkezinde konumlanırken, yarı iletkenler de stratejik önceliklerini korumayı sürdürüyor. Küresel ekonominin ayrılmaz bir parçası ve ileri teknolojilerin hayati bir bileşeni olan yarı iletkenler, yapay zeka devriminin tam ortasında, bu kez de jeopolitik güç dengelerinin merkezinde konumlanıyor. Donald Trump yönetimi, üretimi ABD’ye taşımak ve ABD’nin yapay zeka liderliğini pekiştirmek için yarı iletken endüstrisini yakından izliyor. Bu da küresel yarı iletken endüstrisi için belirsizlikleri artırıyor.
New York Times'ın Nisan 2025 tarihli haberine göre Nvidia, o tarihte, ABD hükümetinin bazı yarı iletkenlerin Çin’e lisanssız satışını engellediğini ve gelecekteki satışlar için lisans zorunluluğu getireceğini duyurdu. Bu olumsuz haber o günlerde Nvidia’nın Çin’e yaptığı satışların önümüzdeki aylarda tamamen durması ve ABD’nin jeopolitik rakibine yarı iletken ihracatını kısıtlamasıyla daralan bir iş hacmi olasılığını gündeme getirdi. Bu politika kararları, Trump yönetiminden önce, 2022’de Biden yönetiminin koyduğu katı kurallarla başlamıştı. Yapay zeka devriminin lokomotifi konumundaki Nvidia bu kısıtlamalara, H100 adlı modelinin bazı özelliklerini değiştirerek ortaya çıkardığı ve Çin’e özgü bir ürün haline getirdiği H20 çipiyle çözüm bulmayı başarmıştı. Nisan 2025’teki bu uyarı, Nvidia’nın satamayacağı H20 yarı iletkenlerinin 5,5 milyar dolarlık bir yük yaratması anlamına geliyordu.
Nitekim iş diplomasisi devreye girdi, farklı çözümler düşünüldü. Takvimler Temmuz 2025’i gösterirken, Nvidia CEO’su Jensen Huang, Trump’la görüşmesinden birkaç gün sonra, Çin’de H20 satışlarına dair güvence aldığını duyurdu. Ağustos 2025’e gelindiğinde ise Nvidia ve AMD gibi yarı iletken üreticilerinin, Çin’e ihracat lisansı alabilmek için Çin pazarından elde edecekleri gelirlerin %15’ini ABD hükümetine ödemeyi kabul ettiği ortaya çıktı.
Yarı iletkenlerin bir diplomatik meseleye dönüşmesi yalnızca ABD tarafıyla sınırlı kalmadı. Son olarak Eylül 2025’te Financial Times, Çin’in ilgili otoritesinin, aralarında ByteDance ve Alibaba gibi şirketlerin de olduğu Çin merkezli şirketlere Nvidia’nın RTX Pro 6000D yarı iletkenini almamalarını emrettiğini öne sürdü. Nvidia CEO’su Jensen Huang, kararın onu “hayal kırıklığına uğrattığını” belirterek “Çin ve ABD arasında, çözmeleri gereken daha büyük gündemleri var” dedi.
ABD, Trump yönetimi altında “ABD öncelikli” bir yaklaşım benimsiyor. Başka bir deyişle en temel amaç, ABD’nin yabancı çiplere bağımlılığını azaltmak ve yatırımı, üretimi yeniden ABD’ye çekmek. Dışa bağımlılık denildiğinde akla ilk olarak Çin ve Tayvan, daha da spesifik olarak TSMC ve Samsung gibi markalar geliyor. Trump yönetimi, küresel ölçekte yarı iletken üreten ABD dışı şirketlerin de ABD’yi bir üretim merkezi olarak konumlandırmasını bekliyor. 2024’te ABD’nin doğrudan çip ithalatının yaklaşık 40 milyar dolar seviyesinde olduğu biliniyor. Akıllı telefon, otomobil parçaları ve beyaz eşyalar gibi ürünlerle gelen yarı iletkenlerin de 50 milyar dolarlık bir ekonomi yarattığı düşünülüyor. TechInsights Başkan Yardımcısı G. Dan Hutcheson’a göre ABD, üretim maliyet dezavantajını tersine çevirmeyi bekliyor. Bu da TSMC veya Samsung gibi şirketlerin ABD’ye yatırım yapması için bir zorunluluk yaratıyor. TSMC’nin Arizona’daki tesisi ya da Samsung’un Teksas yatırımı, Hutcheson’a göre muhtelif vergilerden ve kısıtlayıcı uygulamalardan muaf tutulabilir. Çin özelinde ise yarı iletken sektöründe “kendine kendine yetmek”, Çin’in ulusal öncelikleri arasında yer alıyor. Küresel ticaret güçleri, hassas teknolojileri stratejik rakiplerden korumaya odaklanan stratejiler izlerken, küresel tedarik zincirleri de daha bölgesel ve yerel hale geliyor
Elbette, işin içine ulusal güvenlik önceliklerinin de girdiği bu çalkantılı süreç, yarı iletken endüstrisinde dengeleri değiştiriyor ve şirketlerin gelecek planlarını sürekli bir biçimde yeniden değerlendirmesini beraberinde getiriyor. Omdia tarafından hazırlanan “Ticaret gerginlikleri küresel yarı iletken ortamını nasıl yeniden şekillendiriyor?” başlıklı rapor da tam olarak buna odaklanıyor. Omdia’nın izlediği veriler, Nvidia’nın neredeyse tüm yapay zeka grafik işlem birimlerinin (GPU) ve grafik kartlarının fiyatlarını, oyun modellerinde %5 ila %10, yapay zeka odaklı modellerde ise %15’e varan oranlarda artırdığını söylüyor. Rapor ayrıca TSMC’nin de gelişmiş yarı iletkenler için %10’luk bir fiyat artışını değerlendirdiğini vurguladı. Yine de fiyat artışları, özellikle yapay zeka temelli teknolojilere talebin yüksek olması sebebiyle henüz dikkate değer bir etki yaratmışa benzemiyor. Yine de Trump’ın yalnızca yarı iletkenleri değil, bu ürünleri barındıran tüketici elektroniğini de %100’lere varan gümrük vergilerine tabi tutması, hem küresel tedarik zincirini hem de ekonomiyi büyük ölçüde etkileme riski yaratıyor.
Teknoloji, artık savunma ve kritik altyapıyla doğrudan bağlantılı görülüyor. Tam da bu sebepten devletler bu alanlara daha çok yatırım yapıyor ve stratejik korumacılık bu alanlara yöneliyor. Özellikle Ukrayna - Rusya çatışmasından sonra tedarik zinciri ve ekonomi gündemine yerleşen "decoupling" yani "kopma" kavramının etkileri, birden fazla boyutta değerlendirilebiliyor.

Diplomatik hesaplaşmalar tedarik zincirinin geleceğine yön veren tek unsur gibi görünse de iklim değişikliği gibi dışsal riskler de yarı iletken sektörünün yarınlarında rol oynuyor. PwC'nin Temmuz 2025’te yayımladığı araştırma, iklim değişikliğinin yarı iletken devreleri oluşturmak için kullanılan bakır tedariğinin aşırı hava koşulları ve kuraklık nedeniyle sekteye uğramasıyla üretimi kısıtlama riski taşıdığını gösteriyor. PwC, küresel yarı iletken üretiminin üçte birinin (%32) 2035’e kadar risk altındaki bakır arzına bağımlı olacağını öne sürüyor. Halihazırda 650 milyar dolarlık bir endüstri olan yarı iletken endüstrisinin 2035’e kadar 1 trilyon dolar büyüklüğe ulaşacağı yönündeki beklentilerin gerçeğe dönüşebilmesi için, risklerin etraflıca değerlendirilmesi gerekiyor.