
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Eylül 2025 tarihli öncü ekonomik görünüm raporunu “Belirsiz zamanlarda doğru dengeyi bulmak” alt başlığıyla yayımladı. Raporda öne çıkanları bu yazımızda özetliyoruz.
Tarife savaşları, Ortadoğu’da yüksek gerilim, diplomaside yaşanan gelişmeler, ABD’de hükümet kapanması, küresel enflasyon, tedarik zinciri krizleri… “Çoklu krizler çağı” tanımlamasını karşılayacak nitelikte belirsizlikle mücadele eden dünya, makroekonomik tahminlerin zorlaştığı bir ortam sunuyor. Bu iklim, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) Eylül 2025 sonlarında yayımladığı geçici ekonomik görünüm raporuna da ilham verdi. OECD, küresel ekonomik görünüme dair tahminlerini paylaştığı rapor için “Belirsiz zamanlarda doğru dengeyi bulmak” alt başlığını seçti. İşinizin yanında mottosuyla işletmelerin tedarik ve satın alma ihtiyaçlarına yanıt veren KoçZer olarak OECD raporundan öne çıkanları bu yazımızda özetliyoruz.
OECD’nin raporu, küresel büyümenin, özellikle birçok gelişmekte olan pazarda ve ayrıca ABD’de, 2025’in ilk yarısında “beklenenden daha dirençli” olduğunu kanıtladı vurgusuyla başlıyor. Örgüte göre sanayi üretimi ve ticareti, daha yüksek tarifeler öncesinde uygulanan ön yüklemelerle desteklendi. ABD’nin neredeyse tüm ülkelerden ithalata uyguladığı tarifeler, mayıstan bu yana artarak, ağustos ayı sonunda tahmini %19,5’lik efektif orana ulaştı. Bu, 1930’ların ortalarından bu yana en yüksek seviye.
1930’larından bu yana en yüksek seviye olsa da OECD, tarife artışlarının tam etkisinin henüz ortaya çıkmadığını not ediyor. Yine de işgücü piyasalarında ve fiyatlarda etkilerin ilk belirtileri görülüyor. İşgücü piyasaları, bazı ekonomilerde daha yüksek işsizlik ve daha az iş imkanıyla gevşiyor. Gıda fiyatlarındaki yükseliş ve hizmet enflasyonunun kalıcılığı sürüyor. Bu da birçok ekonomide enflasyon düşüşünün duraklamasına yol açıyor.
OECD, tüm bu değerlendirmelerin ışığında 2025 için küresel ekonomik büyüme tahminini %2,9’dan %3,2’ye yükseltirken, 2026 için daha önce öngördüğü %2,9’luk tahmini değiştirmemeyi seçiyor.
OECD, 2025’in ilk yarısında küresel mal ticaretinin hızlı bir şekilde büyüdüğüne dikkat çekiyor. Bu durumun arkasında, Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan mal sevkiyatlarındaki artış var. Bu durum, özellikle nisan ayından önce belirginleşti. ABD’deki perakendecilerde, stok-satış oranları yükseldi. Ticaret, ikinci çeyrekte hem gelişmiş Asya ekonomilerinde hem de Asya ve Doğu Avrupa’daki gelişmekte olan ekonomilerde istikrarlı şekilde genişlemeye devam etti. Ancak ABD’de ithalat hacimleri keskin bir şekilde düşerken, Kanada ve Latin Amerika’da ihracat geriledi.
Çin ile ABD arasındaki ikili ticaret ise son aylarda keskin bir şekilde azaldı. Yaz aylarında konteyner limanı trafiği, hava kargo ve yolcu taşımacılığının tümünde yavaşlama işaretleri izlendi. Yeni ihracat siparişlerine ilişkin araştırma göstergeleri de zayıf seyretmeye devam ediyor. Özetle, son dönemdeki yüksek frekanslı küresel ticaret göstergeleri karışık sinyaller veriyor.
Finans piyasalarında, küresel ticarette ve ekonomide belirsizliğe dair bazı işaretler devam ediyor. Bu da gelecekteki mali riskler konusunda endişeleri tetikliyor. Bu gerginlik, çeşitli finansal göstergelerden okunuyor. 10 yıllık ABD devlet tahvili getirilerinin temelini oluşturan tarihsel olarak yüksek tahmini reel vadeli prim, Almanya’ya kıyasla genişleyen Fransız devlet tahvili spread’i, finans piyasalarındaki gerginliğin göstergesi olarak yorumlanıyor.
Mali risklerdeki artış, en çok gelişmiş ekonomilerde kendisini gösteriyor. Gelişmekte olan piyasalarda devlet tahvili ve kurumsal borçlanma faiz oranı primi, gelişmiş ekonomilere kıyasla 2007’den bu yana en düşük seviyede seyrediyor. Bu belirsizliğe dair bir diğer önemli göstergenin ise altın fiyatları olduğuna vurgu yapılıyor. Spot altın fiyatlarının 2025’in başından bu yana %40’tan fazla arttığı göz önünde bulundurulduğunda, belirsizlik düzeyi de kendisini belli ediyor.
Donald Trump’ın ABD’yi yeniden bir üretim üssüne dönüştürme ve ABD’de üretmeyen, ABD’ye ihracat yapan ülkelere yönelik ticaret politikalarını keskinleştirme planları, seçim vaatlerinde yer alıyordu. Nitekim Trump’ın yönetime gelmesiyle, bu planlar uygulamaya konmaya başladı. Yine de birçok şirket, Trump döneminin getireceği ticaret belirsizlikleri için önlemlerini erken dönemde almaya başladı. Bu da bugün, gümrük vergilerindeki artışın etkisinin tam olarak görülmemesini beraberinde getiriyor. Birçok ticaret vergisi kademeli olarak uygulamaya konuluyor ve şirketler, maliyetlerin bir kısmını kâr marjları yoluyla karşılıyor. Yine de belirli ticaret ortaklarıyla sonuçsuz kalabilecek müzakereler, vergilerin etkilerini orta ve uzun vadede fiyatlara ve dolayısıyla enflasyona yansıtacak.

OECD, Türkiye ekonomisinin büyüme ve enflasyon tahminlerini de Eylül 2025 tarihli raporunda revize etti. 2025 yılı büyüme tahmini %2,9’dan %3,2’ye yükseltildi. 2026 büyüme beklentisi ise %3,3’ten %3,2’ye çekildi. OECD, 2025 için yıl sonu enflasyon beklentisini %31,4’ten %33,5’e revize etti. 2026 için enflasyon tahmini ise %18,5’ten %19,2’ye yükseltildi. OECD, Brezilya, Meksika ve Türkiye’de, enflasyonda ılımlılaşma görülmesiyle, politika faizlerinde düşüş beklediğini de not etti.
OECD’nin raporu, belirsizliğin sürdüğü ve birçok göstergeden okunduğu dönemlerde politika yapıcılara rehber olacak notlarla sona erdi: